Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
HomeHome  Latest imagesLatest images  SearchSearch  RegisterRegister  Log in  
Kürd Ulusu'nun Çıkarları; Her Türlü Parti, Kurum, Kuruluş, Örgüt ve Kişilerin Çıkarlarının Üstünde ve Ötesindedir. Her Şey Kürdistan İçin!

 

 Ekonomide Örgütlenme Zorunluluğu ve İnsan Faktörü

Go down 
AuthorMessage
Jandil

Jandil


Mesaj Sayısı : 79
Kayıt tarihi : 2010-01-13

Ekonomide Örgütlenme Zorunluluğu ve İnsan Faktörü Empty
PostSubject: Ekonomide Örgütlenme Zorunluluğu ve İnsan Faktörü   Ekonomide Örgütlenme Zorunluluğu ve İnsan Faktörü Empty13.01.10 15:56

Ekonomide Örgütlenme Zorunluluğu ve İnsan Faktörü


İktisadi, siyasi, sosyal, kültürel anlamda gelişmenin ana unsuru insandır. İnsan faktörünün gelişmiş olduğu toplumlarda kalkınma ve gelişme için gerekli kaynakların temini maliyeti ne olursa olsun mümkündür. Doğal kaynak bakımından yoksun olmasına rağmen Japonya, ulusal birliğini geç sağlamasına ve iki dünya savaşında yenilmesine rağmen toparlanabilen Almanya, neredeyse binlerce yıl dünyaya dağılan Yahudiler, Çarlık Rusya’sından SSCB’ye ve şimdi kapitalist sistemde kendini yeniden düzenleyen Rusya’ya kadar sayılabilecek birçok örnekte yaşanan sıkıntılara rağmen sıçramaların gerçekleşmesinde insan unsurunun belirleyici faktör olduğu kesindir.

Hatırlıyorum da babama daha 40’lı yıllarında okuma yazma öğrenmesi gerektiğini telkin etmemize rağmen yaşının geçtiği iddiasıyla reddediyor ve gereksiz buluyordu. Oysa yakın dönemde 60 yaş ortalamasına sahip Ruslar hayata yeniden başlarmışçasına ülkeye ilk kez giren bilgisayarı merak ediyor, tanımak ve kullanımını öğrenmek için kursa başlamışlardı. Rusya’nın yaşadığı ekonomik krizlere, mafyasına, hukuki ve sosyal problemlerine rağmen dönüşüm sürecinin hızla ilerlediği ve orta vadede yine dünyanın en büyük ekonomik güçlerinden biri olarak ortaya çıkacağı hemen herkes tarafından dile getirilmektedir. Bunun nedeni ise daha çok insan kaynağına dayandırılmaktadır. Doğal kaynakları, SSCB’den kalan miras ve Pazar payı gibi faktörler daha sonra gelen ölçekler olarak karşımıza çıkar. Eğer doğal kaynaklar kriter alınsaydı, bugün dünyanın fakirleri olan Latin Amerika, Güney Afrika, Arap Ülkeleri, Hindistan, Kürdistan, Çin gibi ülkelerin dünyanın en zengin bölgeleri olması gerekirdi. Oysa bunlar kendi kaynaklarını kullanamadıkları gibi bu zenginliklerini kaynak yoksunu ülkelere kaptırmaktadırlar. Kendi zenginlikleri kendilerinin değil başkalarının zenginleşmesine malzeme olmaktadır.

Kürdistan zengin tarımsal alanları, yüksek hayvan potansiyeli; dünya ölçeğinde petrol rezervleri, demir, krom, bakır, mermer, uranyum vd maden cevherleri; yüksek miktarda yer altı ve üstü su kaynakları ve bulunduğu bölgedeki stratejik konumu ile dünyanın en zengin doğal kaynaklarına sahip bölgelerinden birdir. Ama bütün bu zenginlikler Kürtlerin özgür, bağımsız ve refah içinde yaşamalarına yetmemiştir. Aksine Kürdün makus talihine yenilmesi ve paramparça olmasına neden olmuştur. Bütün bu varlıkların potansiyeli ve kullanılma biçimi irdelendiğinde Kürdistan’da yaşanan sömürü haddinin çok daha derin olduğu anlaşılabileceği gibi insanlık adına bir trajedinin yaşandığı gerçeğine de varılacaktır.

Bütün bunlar bir yana kanımca Kürdistan’ın en önemli kaynağı insan faktörüdür. Genç ve dinamik nüfusuyla büyük bir işgücü potansiyeline sahiptir. Ama bu yüksek işgücü potansiyelinin yarattığı değerlerin karşılığı Kürt toplumuna değil, Fars, Arap ve Türk devletlerinin ekonomi merkezlerine, hatta ekonomik olarak gelişmiş batı ülkelerine akmaktadır.

Üstelik işgücünün büyük kesimi emek yoğun olduğu için ucuzdur ve bundan yararlananların emeğe dayalı rekabet güçleri artmaktadır. Örneğin, 1990’lardan bu yana Rusya’da başlayan inşaat ihalelerini kazanan Türk firmalarının en büyük rekabet gücü ucuz işgücüdür. Makine, teçhizat ve donanım açısından ileri olan ve bunların yarattığı maliyet yüzünden rekabette fazla avantaj sağlayamayan başka ülkelerin firmaları Türk firmalarının düşük ücretle çalıştırdığı işgücü karşısında piyasadan çekilmektedir. Elbette ki bu firmalarda çalışanlar sadece Kürtler değil, ama Kürtlerin kalifiye işgücü olmamaları el emeğine dayalı çalışmaları ve daha asgari yaşam koşullarıyla yetinebilmeleri nedeniyle düşük ücrete razı olmaları, Laz, Çerkez, Arap, Türk işgücünün de düşük ücretle çalışmayı kabul etmesine neden olmaktadır. Üstelik Türk firmaları ve devlete ait kamu kuruluşları düşük ücret sayesinde sadece Rusya’da değil, 1960’lardan itibaren Almanya ve Avrupa’da, 1980’lerden beri Libya, Suudi Arabistan, Kuveyt, birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Yemen gibi Arap ülkelerinde ucuz işgücü sayesinde önemli gelir elde etti.

Güney Kürdistan’da Feyli Kürtleri Arap bölgelerinde ucuz işgücü olarak çalışmakta, yine Tahran, Halep, Şam ve Bağdat varoşlarında da düşük ücretli, sosyal güvenlikten yoksun Kürt işgücü görmek mümkün. Avrupa’da da kaçak ve düşük ücretle çalışan Kürt işgücü sayısı her geçen gün artıyor. Kürtler sadece inşaat sektöründe değil, tarım, tekstil, turizm, sektöründe de ucuz işgücü olarak yer almakta ve garsonluk, ahçılık, seyar satıcılık, boyacılık, dekorasyon, taksicilik gibi kalifiye eğitim gerektirmeyen işlerde çalışmaktadırlar. Ekonomi, mühendislik, hukuk, tıp, eğitim alanında yetişmiş kalifiye insan gücüde önemli orandadır ve giderekte artmaktadır.

Örgütlü olmayan bu Kürt işgücünün ekonomik faaliyetlerinin yansıması Kürt hareketine salt katkı düzeyini geçememektedir. Bunun temel nedenini Kürt hareketinin mesleki örgütlenmeyi yeterince gerçekleştirememesinde aramak gerekir. İdeolojik, siyasal ve askeri örgütlenmelerdeki başarıyla kıyaslandığında iktisadi cephedeki mevcut girişimler cılız kalmaktadır. Ya da iktisadi örgütlenme ideolojik, siyasal ve askeri amaçların işlevini destekleyecek birer araç olarak görülmektedir. Bu yüzden toplumda mesleki örgütlülük cephesinden Kürt hareketine güç sunabilecek insanlar dışta kalıyor. Oysa bu sayısal olduğu gibi niteliksel olarak büyük bir potansiyel söz konusudur. Yeni dönemde mesleki örgütlenmeler ve iktisadi üretimin merkezileşmesi halkın iktisadi, siyasi hedeflerinde büyük sıçramalar yaratacaktır.

Ekonomi, mühendislik, sağlık, hukuk, eğitim alanındaki örgütlenmeler ve kapsamlı çalışmalar kalifiye insanların hareket içinde yer almasının yanı sıra toplumun eğitim, adalet, teknik, sağlık gibi çeşitli konulardaki sorunlarının çözümünü de kolaylaştıracaktır. Hızla kurumsal yapılanmalara gidilmesi bir elzem olduğu gibi, halkın ekonomik kaynakları, iş yapabilme yeteneği tespit edilerek sınıflandırılmalı ve değerlendirilmelidir. Meslek gruplarının; esnafların, teknik elemanların, kalifiye işgücünün, niteliksiz işgücünün, işsizlerin, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların, sanayicilerin, eğitmenlerin, bilim adamlarının, girişimcilerin yerleri, konumları ve faaliyetlerinin tespit edilmesi ve örgütlenmesi için çalışılmalıdır. Geliştirilecek anlayış ve bilinçle, önerilecek ekonomik hedefler ve politikalarla yerel ve uluslar arası arenada ekonomiyle uğraşan insanların buluşması sağlanmalıdır. Bunların çalıştıracakları elemanları, ya da birlikte iş kuracakları insanları ve ticaret yapacakları kuruluşları seçerken ulusal çıkarları da gözetecek biçimde hareket etmeleri teşvik edilmelidir. Bu konuda siyasal ajitasyonlarla yetinilmemeli. Gerçekten iktisadi alanda atılım yapacak, kar getirecek, işletmelerin büyümesini sağlayacak, ortaklıklarla küçük sermayelerin birleştirilip büyüyeceği ve destekleneceği girişimleri gerçekleştirecek ekonomik teşviklerin yaşama geçirilmesi gerekir. Askeri alandaki kazanımlar buna zemin sağlamıştır. Siyasal moral, toplumsal bütünleşme anlayışı, kültürel etkinlikler ekonomik atılımları destekleyecek şekilde olmalıdır.

Bakınız ortalama 1000 kişinin çalıştığı bir işletmenin yaratacağı ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel etkisini ele aldığımızda:

· İşletme yönetimi için organizasyon ve yönetim kabiliyeti gelişecek

· Çalışanlar mesleklerini icra edebilecekleri bir fırsata sahip olacak.

· Çalışanların ve yöneticilerin günlük işlerinde Kürtçeyi kullanması dilin gelişmesi ve yetkinleşmesini sağlayacak.

· İşletmenin bulunduğu ülke hangisi olursa olsun istihdam ettiği çalışan sayısı itibariyle sivil toplum fonksiyonunu gerektiren baskı grubu olabilecek.

· Her tür eğitimi dillerinde yapabilmenin yanı sıra mesleki gelişim, yürütme, siyasal ve toplumsal örgütlenme hakkı elde edilebilecek.

· Buradan elde edilebilecek deneyimler, yaratacağı motivasyon ve teşkil edeceği örnek başka alanlara da sıçrayarak dönemin dinamik gücü olarak yaygınlaşabilecek

· Çalışanların kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikleri artacak, toplumsal dayanışma gelişecek, moral değerler artacaktır.

· Üretimde istikrar, pazarlamada güven, üretici ile tüketici arasında da dolaylı bir diyaloga fırsat verecek, içerisinde bulunulan ülkeye verilecek verginin yanı sıra ekonomik etkinlik o ülke vatandaşlarının ve yöneticilerinin geniş ve somut desteğini alabilecektir.

· Siyasal talepler noktasında işletmede her çalışanın asgari dört kişilik bir aileye mensup olduğu düşünüldüğünde ve bu çalışanın kendi ailesi yanı sıra en az iki aileyi teşvik etmesiyle gidilecek bir mitingde insan sayısı kendiliğinden 10 binleri aşacağı gibi katılımda yığınsal değil süreklilik ve istikrar arz eden bir niteliğe dönüşebilecektir.

· Hammadde temini, üretim süreci, teknoloji kullanımı, pazarlama dönemi ve biçimi farklı ülkelerin ve bölgelerin iktisadi güçleriyle işbirliğini gerektirecektir. Buradan sağlanacak etkileşimin iktisadi sonuçları olabileceği gibi kültürel, siyasal ve sosyal etkileri de olabilecektir. İktisadi alandaki çıkarbirliği siyasal alana da yansırsa Kürtler üzerinde tahakküm kuran güçlerle mücadele daha kolay olabilecektir.

· İşletme yönetimi ve organizasyonunda denenecek modeller, katılım biçimi, yönetimde işbirliği ve demokrasi, hakların gözetimi Kürtlerin tarih boyu birlikte yaşadığı halklara olduğu gibi egemen devletlerin siyasi güçlerinin de ihtiyatlı davranmalarına zemin sunabilecektir.

· Ekonomik ve sosyal alandaki gelişmeler, medyayı da etkileyecektir. Örneğin TV ve gazetelerde hiç ele alınmayan veya çok cüzi ve niteliksiz olan ekonomiye ilişkin değerlendirme ve tartışmalar daha geniş yer alabilecek, programların içeriği de zenginleşebilecektir. Halkın tartışma yaratabileceği, gündem oluşturabileceği bir ortamda özne olması da söz konusu olacağından egemenlerin gündemlerinin kuyruğuna takılma ve onlarla oyalanma söz konusu olmayacaktır.

· Yine Kürtlerin ekonomik güç olmaları halinde TV ve gazetelerde verecekleri reklamların yanı sıra ilişki içinde oldukları yabancı iktisadi güçlerinde katılımı mümkün olabilecek ve bu büyük gelir sağlayabileceği gibi ilgili kuruluşların maddi sorunlarının da bir nebze olsun hafiflemesini ve daha nitelikli çalışmalar yapabilmesini sağlayabilecektir.



Bu örnekler daha da arttırılabilir. Ama biraz daha somuta indirgenirse dört parçadaki Kürtlerin yaşadığı farklılıkların giderilmesi, ortak davranışların kazanılması, ortak duyguların yakalanması ve bundan yola çıkarak siyasi hareketler üzerinde baskı gücü oluşturması ve birliğin hızlanması mümkündür. Bilinmelidir ki, siyasal zeminde çatışmalı olan birçok gücün gerçekleştirdiği ekonomik işbirliği çatışmaları yok etmiş, köklü dostluklara fırsat vermiştir. Avrupa Birliği, iki can düşmanı Fransa ve Almanya’nın ekonomik işbirliğinin ürünü değil midir? Kürtlerin, Arapların, Farsların, Türklerin, Süryanilerin, Keldanilerin siyasi, kültürel, sosyal farklılıkları ve çatışmalarının giderilmesi aralarında güçlü bir birliğin oluşturulması bileşke olabilecek ekonomik işbirliğiyle sağlanamaz mı? Bunların iktisadi işbirliği siyasi ve askeri gerginlikleri gidereceği gibi bölge ve dünya düzenine de etkisi olmaz mı?

Bütün bunlar için çok uzun uzadıya düşünmeye gerek yok. Şu an mevcut potansiyelin değerlendirilmesiyle, Avrupa’da lokantalar zinciri, giyim mağazaları zinciri, inşaat firmalarının oluşumu için varolan küçük ölçekli işletmelerin belli prensipler çerçevesinde birleşmeleri ve kendi markalarını yaratarak piyasaya hitap etmeleri mümkündür. Rusya’da iş yapan taşeron firmaların yanı sıra büyük yatırımların ihalelerine girmek için firmalar kurulabilir ve bunların çalışanları Türkiye, Güney Kürdistan ve İran’daki işgücünden sağlanabilir. Yine Arap ülkelerinde, Orta Asya ve Çin’de başta hizmet sektöründe olmak üzere çeşitli dallarda yatırımlara gidilebilir. Buralardaki ucuz hammadde kaynakları ve Pazar payından yararlanılması büyük kazançlar sağlayabilir.

Bir başka önemli nokta ise finans sektörüdür. Bunda pek yetkin olmayan Kürtlerin özellikle Avrupa’da çeşitli bankalara hissedar olmaları veya bazı finans kurumlarının çatısı altına girmeleri hem piyasayı öğrenmelerine fırsat verir hem de risk faktörü karşısında kendilerini güvenceye almalarını sağlar. Kısacası ilgili yerlerde yapılacak fizibilite çalışmalarıyla yatırım alanları tespit edilerek girişimde bulunulabilir.

Akılda tutulması gereken bir başka önemli nokta da eğitim alanına yapılacak yatırımdır. İskandinav ülkelerinde, Doğu ve Batı Avrupa’da veya Rusya’da bir üniversitenin açılması için girişimde bulunulabilir. Bu üniversite de dünyanın dört bir yanına dağılmış Kürt akademisyenlerinin ve yabancı akademisyenlerin eğitim vermesi sağlanabilir. Özellikle edebiyat, ekonomi, hukuk, tarih, arkeoloji, antropoloji, mühendislik ve tıp alanında Kürtçe ve yabancı dilde yapılacak eğitimle büyük bir bilinç sıçraması söz kounusu olabilir. Kürdistan’ın çeşitli bölgelerinde üniversite okuma şansı olmayanlara burslar verilerek üniversite eğitimi sağlanabilir, yine master ve doktora yapmak isteyenler teşvik edilebilir. Bunların mezuniyetlerinin ardından yine Kürtlerin kurduğu işletmelerde çalışmaları sağlanabilir.

Bilinmelidir ki Kürtler arasında ekonomi bilincinin gelişmesi ve bunun örgütlü güce dönüşmesi tarih boyu verilen bedellerin karşılığı olabileceği gibi bundan sonraki mücadelelerin yükünü biraz daha hafifletebilecektir. Yine Kürt halkının yüzyıllardır içinde yaşadığı fakirlik, dağınıklık, eziklik yerini refah içinde yaşayan, örgütlü ve girişimci bir topluma bırakabilir ve bundan dostlarda yararlanabilir.

Karsaz 2002 yaz

http://www.birdoz.com/index.php?option=com_content&view=article&id=59:ekonomide-oerguetlenme-zorunluluu-ve-nsan-faktoerue&catid=8:deutsch&Itemid=114
Back to top Go down
 
Ekonomide Örgütlenme Zorunluluğu ve İnsan Faktörü
Back to top 
Page 1 of 1
 Similar topics
-
» İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
 :: Bixêr û bi Ehla! * Welcome! * Hos Geldiniz! :: Aborî | Ekonomi-
Jump to: