Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
HomeHome  Latest imagesLatest images  SearchSearch  RegisterRegister  Log in  
Kürd Ulusu'nun Çıkarları; Her Türlü Parti, Kurum, Kuruluş, Örgüt ve Kişilerin Çıkarlarının Üstünde ve Ötesindedir. Her Şey Kürdistan İçin!

 

 Legerîna Kurdên Demoqrat (LKD)

Go down 
2 posters
AuthorMessage
Qubat

Qubat


Mesaj Sayısı : 24
Kayıt tarihi : 2010-03-19

Legerîna Kurdên Demoqrat (LKD) Empty
PostSubject: Legerîna Kurdên Demoqrat (LKD)   Legerîna Kurdên Demoqrat (LKD) Empty29.05.10 12:08

Legerîna Kurdên Demoqrat (LKD)

Genel Prensipler

Kendi toprakları üzerinde yaşayan bölgenin kadim halkı Kürtler, dünyanın diğer ulusları gibi millet olmaktan doğan haklarını(kendi yazgısını belirleme hakkı da dahil) bugüne değin kullanma olanağına sahip olamadılar.

Siyasi talepleri karşılanmayan halkımız binlerce yıldır baskı ve zulüm altında tutulmuştur. Cumhuriyet’in kurulmasından sonra da Kürt halkını baskı ve zulüm altında tutan ret ve imhacı devlet politikası sistemli bir şekilde sürdürüldü.

Bugün ulusal ve uluslararası boyutu ile gündemde olan “Kürt-Kürdistan Sorunu” siyasal bir sorundur. Kürtlere dayatılan statü, haksız ve hukuksuzdur; insanlık tarihinin, tarihsel süreç içinde ortaklaşa kabullendiği bütün değerlere aykırıdır.

1. Kürtler bir millettir ve millet olmaktan doğan haklarını, diğer milletler gibi kullanma haklarına sahiptirler. Kürtlerin kolektif haklarını esas alan, kendi ülkesinde iktidar olmayı hedefleyen ve buna denk düşen siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel bir programı önüne koyan yeni bir örgütlenmeye ihtiyaç vardır.Legerîna Kurdén Demoqrat (LKD), Kürdistan’daki ulusal demokratik hareketin programsal hedeflerinin saptanmasını amaçlar. Kürdistan’da kitlesel boyutlanmaya denk düşen siyasal bir bilinci yeniden örmeyi hedefler ve öncelikle bulanıklaştırılan “Kürt Sorunu” tanımını evrensel normlara oturtmayı görev kabul eder.

2. Kürt siyasetinin çoğulculaşmasının önü açılmalı, demokratik tarzın kurumlar tarafından içselleştirilmesine öncülük edilmelidir. Mücadele ve örgütlenmenin sivil zeminde, meşru, açık, demokratik ve barışçıl biçimde sürdürülmesi hayati önemdedir. Buna denk düşen mücadeleyi sürdürürken, medeni dünyanın ortak değer yargılarını(demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, azınlık haklarının korunması, serbest piyasa ekonomisini) referans alır.

Kürt halkının yeni bir paradigmaya ihtiyacı vardır. Yeni paradigma, soğuk savaş dönemi örgütlenmelerinin aksine halkın geleneksel değerlerine saygılı, Kürtlerin tüm kesimlerini kapsayıcı olmalıdır. Yeniliklere açık, değişimci ve demokratik işleyişi örgütlenmesinin merkezine oturtan bir yapı için çalışır .

Legerîna Kurdén Demoqrat çalışmalarında bireysel hukuku esas alır. Benmerkezci, otoriter zihniyete dayalı, geleneksel grupçu ve hantal siyaset anlayışını rededer. Kürt siyasi kadrolarında yer edinmiş olan, güvensizlik, kuşkuculuk ve siyasal vizyon darlığını aşan; ulusal demokratik bir hattın ve tarzın inşasını tarihsel bir görev kabul eder. Bu hattın oluşumu çerçevesinde yer alan, var olma gayreti içinde olan ve ileride olabilecek bu yöndeki tüm girişimler dikkatle izlenir ve dayanışma içinde olunur.

3. Günümüz şartlarında, siyasal mücadeleyi açık ve meşru zeminde yürüten, şiddeti bir siyasal mücadele aracı olarak kullanmayı rededen, bir yapılanma hedeflenmelidir. Demokratik mücadele, yeni yapının yegane mücadele yöntemi olmalıdır. Demokratik mücadele; Kürtlerin ihtiyacı olan düşüncelerin ortaya çıkmasına, dejenere olan değerler ve kurumların yeniden toparlanmasına olanak sağlayacaktır.

Siyasetin normalleşmesi için siyaset şiddetten arındırılmalıdır. “Güvenlik boyutu” adı altında sürdürülen klasik şiddet politikasından devlet mutlaka vazgeçmelidir. Zoraki asimilasyon, ret ve inkar politikasıda insanlarımız üzerinde uygulanan şiddetin bir başka biçimidir. Siyasette şiddet, askeri vesayet rejiminin ve statükocu güçlerin ömrünü uzattı, demokrasi ve özgürlük kaybetti.

Süren silahlı çatışma göçü, yoksulluğu, asimilasyonu, ülkemizin insansızlaştırılmasını, yozlaşmayı getirdi ve statükocuların işini kolaylaştırdı.

4. Türkiye’nin demokratikleşmesini ve AB sürecini önemsiyoruz. Demokrasi ve özgürlüklerin evrensel boyutlara ulaşması için atılacak her adımı destekleyeceğiz ve demokratik açılımı önemsiyoruz. Bu süreçte elde dilecek kazanımların hukuksal güvenceye kavuşması için yeni, sivil ve demokratik bir anayasaya mutlaka ihtiyaç vardır.

5. Kürt coğrafyasında Rakamlar Cumhuriyetin kurulmasından bu yana bilinçli bir geri bıraktırılma politikasının sonuçlarının göstergesidir. Bunun temel nedeni uygulana gelen merkezi hükümetlerin ayrımcı, ret ve inkar siyasetidir. Bunda politik nedenlerin esas olduğunu kabul etmek gerekir.

Bölgelerarası ekonomik eşitsizlikleri ortadan kaldırmaya yönelik ciddi, sistemli çabaların harcanması gerekmektedir. Ancak ekonomik kalkınma programları siyasal adımlar ile birlikte olursa Kürt sorununun çözümüne katkı sunabilir. Salt ekonomik reformlar sorunun çözümü olamaz. Bölgede ekonomik, sosyal ve kültürel fırsatları geliştirerek, iyileştirmeye yönelik kapsamlı bir yaklaşımı önemsiyoruz.

6. İnsanlar inançları konusunda serbest olmalı. Hiçbir dış müdahale ve zorlamaya tabi tutulmamalıdır. Hiç kimse insanların dini yaşamını kısıtlayıcı kurallar koyamacağı gibi, zorla bir inancı dikte etme hakkı da yoktur.Bu yüzden din ve vicdan özgürlüğü kişilerin sahip olması gereken temel bir haktır ve uluslar arası sözleşmeler ile güvence altına alınmıştır. Cumhuriyetin kurulmasından hemen sonra bizim coğrafyamızda önemli bir din ve kültür merkezi olan ve Kürt dili ile din adamı ve alim yetiştiren medreselere asimilasyoncu ve inkarcı politikanın sonucu devlet müdahale etmiş ve bu kurumlar yasaklanmıştır. Din ve vicdan özgürlüğü toplumların huzur içinde yaşamasını sağlayan bir hak olmasının yanında, devletin bu hakkı gözetmesi ve koyduğu kanunlarla bunu desteklemesi insanların ihtiyacıdır. Oysa devlet tersini yapmış ve medreselerin yanı sıra Alevi’lerin, Yezidi’lerin, Hiristiyanların (Ermeni’lerin, Suryani’lerin, Keldani’lerin) din ve inanç özgürlüğü ihlal edilmiş, ibadet yerleri tahrip edilmiş veya yasaklanmıştır. Biz insanlarımızın etnik kökeni ne olursa olsun din ve vicdan özgürlüklerine saygılı olmayı bir görev biliyoruz.

7. Örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğü uluslararası normlar çerçevesinde hiçbir kısıtlama getirilmeden uygulanmalıdır. Bu bağlamda Kürt’lerin özgürce kendi kimlikleri ile örgütlenmelerinin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.

8. Kürdistan Bölgesel Yönetiminin egemenliği altındaki bölgede ulusal kurumların kurulması, toplumsal, idari ve siyasal alanda demokratik işleyişin güçlendirilmesi ve en önemlisi de kendi topraklarında kendisini yönetmesini, Kürt milletinin tarihinde en önemli kazanım olarak kabul eder.

Yukarıdaki ilkeler doğrultusunda Legerîna Kurdên Demoqrat (LKD) çalışmalarını sürdürecektir.

Diyarbakır, 21. Şubat 2010
Back to top Go down
Alan Lezan

Alan Lezan


Mesaj Sayısı : 19
Kayıt tarihi : 2010-03-05

Legerîna Kurdên Demoqrat (LKD) Empty
PostSubject: Re: Legerîna Kurdên Demoqrat (LKD)   Legerîna Kurdên Demoqrat (LKD) Empty29.05.10 12:32

LKD’nin program taslağının bazı yerleri bence çok çelişkili, ya da düşündürücü. Örneğin Madde 3’te şunlar yazılıyor:

“Demokratik mücadele, yeni yapının yegane mücadele yöntemi olmalıdır. Demokratik mücadele; Kürtlerin ihtiyacı olan düşüncelerin ortaya çıkmasına, dejenere olan değerler ve kurumların yeniden toparlanmasına olanak sağlayacaktır.”

Bana göre Türklerin işgalı altında bulunan Kuzey Kürdistan’da hiçbir zaman Kürdler orada tamamen bağımsız ve özgür olmadan demokrasi olmaz. Olmaz çünkü, zaten olsa bu Türk işgalinin sonu anlamına gelir. Bence Türkleri aptal yerine koymak doğru değildir. Demokratik mücadele bence demokrasinin olduğu ülkelerde ancak verilir.

Ben Kürdistan’dayken (Dersim’de) PKK ve Kawa’dan hariç Kürd örgütleri yoktu. Bu nedenle insanlar daha çok Türk soluna sempati duyuyorlardı. Bunlarda derneklerde sinemalarda falan “Milli Mesele” adı altında seminer veriyor ve Kürdistan’ın ancak Türkiye’de devrim olur, Türkiye sosyalist olursa, Kürdler ancak ondan sonra isterlerse kendi kaderini kendileri tayin edebilirler gibi tezler ileri sürüyorlardı. Ve biz o dönem gerçekten naifliğimizle Türkiye’nin pek yakında sosyalist olacağına inanıyorduk. Sonra PKK ortaya çıkınca Türk soluna sempati duyan herkes bu sefer PKK’yi destekledi. Tabii ben şimdi bu yazıda PKK’yi tartışmak istemiyorum ama sömürge bir ülkede demokrasi bence zaten olmaz. Tabii bu demek değildir ki, belli hak ve hukuk olmaz! Ama sömürge bir ülkede gerçek anlamda çoğu Avrupa ülkelerin de olan bir demokrasiden hayal etmenin doğru olmadığı kanısındayım. Bu nedenel olacaksa ülkede bir örgütlülük tamamen illegal olmalı ama bu demek değildir ki, demokratik haklar demokratik yollardan savunulmaz. Bu çerçevede hedef şaşırtmadan LKD’nin programını okursak o zaman bazı noktaları elbette hayata geçirmek mümkün olabilir.

Ya da şöyle bir şey olabilir: Kürdler hayatlarından memnun olur ve bütün milli haklarından vazgeçerler. O zaman “milli hakları” ağzına almayan Kürdler için başka ne dillendirirlerse dillendirsinler sömürgecileri rahatsız etmediğinden göz yumacaklar.

Diğer bir hususta: “Siyasetin normalleşmesi için siyaset şiddetten arındırılmalıdır.” Deniliyor ama buda benim için maalesef bir hayaldır, çünkü siddeti uygulayan faşist ve despot devletin kendisidir. Bizim onlara “Şiddetten vazgeçin!” dememiz gerçek olmadığı gibi zaten Kuzey Kürdistan’da kanımca devlete kurşun sıkmasan kimse seni desteklemez. İşte LKD, Hak-Par ve Kadep’ten başka ne düşünüyor? Halk neden bu partileri desteklemiyor ki, gelsin LKD’yi desteklesin? Eğer buğün halk BDP’yi destekliyorsa bunun bence tek bir nedeni vardır, o da halkın BDP/PKK’nin Türk devletine karşı silhalı şavaştığını ve belli bir bedel ödediğini düşündüğü içindir.

LDK şunları yazıyor: “Türkiye’nin demokratikleşmesini ve AB sürecini önemsiyoruz. Demokrasi ve özgürlüklerin evrensel boyutlara ulaşması için atılacak her adımı destekleyeceğiz ve demokratik açılımı önemsiyoruz. Bu süreçte elde dilecek kazanımların hukuksal güvenceye kavuşması için yeni, sivil ve demokratik bir anayasaya mutlaka ihtiyaç vardır.”

Bana göre bunu yazanlar derin devletin Kürdlere yaklaşımını iyi bilmiyorlar. Çok naif bir beklenti ama Türkiye sadece Avrupa Birliğine girmek için de olsa bazı değişiklikler yapmak zorundadır. Yoksa Kürdler için bunu zaten yapmayacaktır. Tabii biz böylesi bir adımdan yararlanacağız ama Türkiye’de Anayasa değişikli ne kadar olursa olsun, Anayasa ne kadar demokratikleşirse demokratikleşşin kanımca hep kağıt üzerinde kalacaktır. Çünkü gerçek anlamda demokrasi bir kültür sorunudur ve daha Türkiye’nin gelecek onlarca yılını alacaktır. Bu nedenle Kürdler değişen Anayasaya rağmen milli sorununu dile getirdiklerinde hep yine yasaklar ile karşılaşacaklardır. Burada bence yanılmamak lazım. Yani doğrusu sömürgeci bir ülkenin bize acıyıp insafa gelmesini düşünmek bir büyük yanılgıdır.

Ben kendim de şiddetin her türlüsüne karşıyım ama Kürdlerin kendileirni işgalci Türk, Arap ve Farslara karşı meşru müdaafa hakkı vardır. Sömürgeciler örneğin son 30 yılda PKK'yi bahane ederek Kürdistan'da derin bir soykırım uyguladılar, Kürdlere büyük acı ve eziyet çektirdirdiller, milyonlarca Kürdü sürgüne zorladılar. Bu nedenle ben şahıs olarak sömürgecilere karşı verilecek haklı bir savaşın sömürgecilerin ülkesinde, dahası metropollerinde Şehir Gerillası ile verilmesi gerektiğini daha mantıklı düşünüyorum. Yani olacaksa bir savaş Kürdistan topraklarında değilde şavaşı bizzat sömürgecilerin topraklarına ve can damarı olan metropollerine taşımak gerekiyor. Bilmeliyiz ki, dünyada her varlığın kendisini doğal olarak koruma ve savunma hakkı vardır. Sömürgeciler Kürdistan'ı kendiliğinden terketmeyeceklerine göre şavaş caydırıcı bir güç olarak şimdilik bana kacınılmaz gözüküyor.

Sonuç olarak ben legal/illegal her çalışmadan yanayım ama esas olarak ülkede illegal, ülke dişinda legal (Demokratik Ülkelerde) çalışmadan yanayım. Bu çalışmaları yaparken nihai hedefimiz olan ülkemizi tam bağimsızlaştırmak ve işgalden arındırmaktan şaşmamak gerekir diye düşünüyorum, çünkü gerçek anlamda Türkiye’ye (Orta Doğu’ya) bir demokrasinin ancak Kürdistan tümden bağımsız/federal/otonom olursa, yani Kürdistan'ın her parçasında Kürdler evrensel insan normlarına uygun bir statüye kavuşurlarsa olur. Baskı ve zulmün olduğu yerde demokrasi de olmaz.
Back to top Go down
 
Legerîna Kurdên Demoqrat (LKD)
Back to top 
Page 1 of 1
 Similar topics
-
» Legerîna Kurdên Demoqrat (LKD)
» LEGERİNA KURDEN DEMOKRAT KURULDU
» LEGERİNA KURDEN DEMOKRAT BUROYA XWE YA DİYARBEKRE VEKİR

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
 :: Bixêr û bi Ehla! * Welcome! * Hos Geldiniz! :: Kursîya Serbesti | Serbest Kürsü-
Jump to: