Legerîna Kurdên Demoqrat (LKD)
Genel Prensipler
Kendi toprakları üzerinde yaşayan bölgenin kadim halkı Kürtler, dünyanın diğer ulusları gibi millet olmaktan doğan haklarını(kendi yazgısını belirleme hakkı da dahil) bugüne değin kullanma olanağına sahip olamadılar.
Siyasi talepleri karşılanmayan halkımız binlerce yıldır baskı ve zulüm altında tutulmuştur. Cumhuriyet’in kurulmasından sonra da Kürt halkını baskı ve zulüm altında tutan ret ve imhacı devlet politikası sistemli bir şekilde sürdürüldü.
Bugün ulusal ve uluslararası boyutu ile gündemde olan “Kürt-Kürdistan Sorunu” siyasal bir sorundur. Kürtlere dayatılan statü, haksız ve hukuksuzdur; insanlık tarihinin, tarihsel süreç içinde ortaklaşa kabullendiği bütün değerlere aykırıdır.
1. Kürtler bir millettir ve millet olmaktan doğan haklarını, diğer milletler gibi kullanma haklarına sahiptirler. Kürtlerin kolektif haklarını esas alan, kendi ülkesinde iktidar olmayı hedefleyen ve buna denk düşen siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel bir programı önüne koyan yeni bir örgütlenmeye ihtiyaç vardır.Legerîna Kurdén Demoqrat (LKD), Kürdistan’daki ulusal demokratik hareketin programsal hedeflerinin saptanmasını amaçlar. Kürdistan’da kitlesel boyutlanmaya denk düşen siyasal bir bilinci yeniden örmeyi hedefler ve öncelikle bulanıklaştırılan “Kürt Sorunu” tanımını evrensel normlara oturtmayı görev kabul eder.
2. Kürt siyasetinin çoğulculaşmasının önü açılmalı, demokratik tarzın kurumlar tarafından içselleştirilmesine öncülük edilmelidir. Mücadele ve örgütlenmenin sivil zeminde, meşru, açık, demokratik ve barışçıl biçimde sürdürülmesi hayati önemdedir. Buna denk düşen mücadeleyi sürdürürken, medeni dünyanın ortak değer yargılarını(demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, azınlık haklarının korunması, serbest piyasa ekonomisini) referans alır.
Kürt halkının yeni bir paradigmaya ihtiyacı vardır. Yeni paradigma, soğuk savaş dönemi örgütlenmelerinin aksine halkın geleneksel değerlerine saygılı, Kürtlerin tüm kesimlerini kapsayıcı olmalıdır. Yeniliklere açık, değişimci ve demokratik işleyişi örgütlenmesinin merkezine oturtan bir yapı için çalışır .
Legerîna Kurdén Demoqrat çalışmalarında bireysel hukuku esas alır. Benmerkezci, otoriter zihniyete dayalı, geleneksel grupçu ve hantal siyaset anlayışını rededer. Kürt siyasi kadrolarında yer edinmiş olan, güvensizlik, kuşkuculuk ve siyasal vizyon darlığını aşan; ulusal demokratik bir hattın ve tarzın inşasını tarihsel bir görev kabul eder. Bu hattın oluşumu çerçevesinde yer alan, var olma gayreti içinde olan ve ileride olabilecek bu yöndeki tüm girişimler dikkatle izlenir ve dayanışma içinde olunur.
3. Günümüz şartlarında, siyasal mücadeleyi açık ve meşru zeminde yürüten, şiddeti bir siyasal mücadele aracı olarak kullanmayı rededen, bir yapılanma hedeflenmelidir. Demokratik mücadele, yeni yapının yegane mücadele yöntemi olmalıdır. Demokratik mücadele; Kürtlerin ihtiyacı olan düşüncelerin ortaya çıkmasına, dejenere olan değerler ve kurumların yeniden toparlanmasına olanak sağlayacaktır.
Siyasetin normalleşmesi için siyaset şiddetten arındırılmalıdır. “Güvenlik boyutu” adı altında sürdürülen klasik şiddet politikasından devlet mutlaka vazgeçmelidir. Zoraki asimilasyon, ret ve inkar politikasıda insanlarımız üzerinde uygulanan şiddetin bir başka biçimidir. Siyasette şiddet, askeri vesayet rejiminin ve statükocu güçlerin ömrünü uzattı, demokrasi ve özgürlük kaybetti.
Süren silahlı çatışma göçü, yoksulluğu, asimilasyonu, ülkemizin insansızlaştırılmasını, yozlaşmayı getirdi ve statükocuların işini kolaylaştırdı.
4. Türkiye’nin demokratikleşmesini ve AB sürecini önemsiyoruz. Demokrasi ve özgürlüklerin evrensel boyutlara ulaşması için atılacak her adımı destekleyeceğiz ve demokratik açılımı önemsiyoruz. Bu süreçte elde dilecek kazanımların hukuksal güvenceye kavuşması için yeni, sivil ve demokratik bir anayasaya mutlaka ihtiyaç vardır.
5. Kürt coğrafyasında Rakamlar Cumhuriyetin kurulmasından bu yana bilinçli bir geri bıraktırılma politikasının sonuçlarının göstergesidir. Bunun temel nedeni uygulana gelen merkezi hükümetlerin ayrımcı, ret ve inkar siyasetidir. Bunda politik nedenlerin esas olduğunu kabul etmek gerekir.
Bölgelerarası ekonomik eşitsizlikleri ortadan kaldırmaya yönelik ciddi, sistemli çabaların harcanması gerekmektedir. Ancak ekonomik kalkınma programları siyasal adımlar ile birlikte olursa Kürt sorununun çözümüne katkı sunabilir. Salt ekonomik reformlar sorunun çözümü olamaz. Bölgede ekonomik, sosyal ve kültürel fırsatları geliştirerek, iyileştirmeye yönelik kapsamlı bir yaklaşımı önemsiyoruz.
6. İnsanlar inançları konusunda serbest olmalı. Hiçbir dış müdahale ve zorlamaya tabi tutulmamalıdır. Hiç kimse insanların dini yaşamını kısıtlayıcı kurallar koyamacağı gibi, zorla bir inancı dikte etme hakkı da yoktur.Bu yüzden din ve vicdan özgürlüğü kişilerin sahip olması gereken temel bir haktır ve uluslar arası sözleşmeler ile güvence altına alınmıştır. Cumhuriyetin kurulmasından hemen sonra bizim coğrafyamızda önemli bir din ve kültür merkezi olan ve Kürt dili ile din adamı ve alim yetiştiren medreselere asimilasyoncu ve inkarcı politikanın sonucu devlet müdahale etmiş ve bu kurumlar yasaklanmıştır. Din ve vicdan özgürlüğü toplumların huzur içinde yaşamasını sağlayan bir hak olmasının yanında, devletin bu hakkı gözetmesi ve koyduğu kanunlarla bunu desteklemesi insanların ihtiyacıdır. Oysa devlet tersini yapmış ve medreselerin yanı sıra Alevi’lerin, Yezidi’lerin, Hiristiyanların (Ermeni’lerin, Suryani’lerin, Keldani’lerin) din ve inanç özgürlüğü ihlal edilmiş, ibadet yerleri tahrip edilmiş veya yasaklanmıştır. Biz insanlarımızın etnik kökeni ne olursa olsun din ve vicdan özgürlüklerine saygılı olmayı bir görev biliyoruz.
7. Örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğü uluslararası normlar çerçevesinde hiçbir kısıtlama getirilmeden uygulanmalıdır. Bu bağlamda Kürt’lerin özgürce kendi kimlikleri ile örgütlenmelerinin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
8. Kürdistan Bölgesel Yönetiminin egemenliği altındaki bölgede ulusal kurumların kurulması, toplumsal, idari ve siyasal alanda demokratik işleyişin güçlendirilmesi ve en önemlisi de kendi topraklarında kendisini yönetmesini, Kürt milletinin tarihinde en önemli kazanım olarak kabul eder.
Yukarıdaki ilkeler doğrultusunda Legerîna Kurdên Demoqrat (LKD) çalışmalarını sürdürecektir.
Diyarbakır, 21. Şubat 2010