Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
HomeHome  Latest imagesLatest images  SearchSearch  RegisterRegister  Log in  
Kürd Ulusu'nun Çıkarları; Her Türlü Parti, Kurum, Kuruluş, Örgüt ve Kişilerin Çıkarlarının Üstünde ve Ötesindedir. Her Şey Kürdistan İçin!

 

 Kürtçe’nin Lehçeleri Ve Onu Bekleyen Tehlikeler

Go down 
AuthorMessage
Admin

Admin


Mesaj Sayısı : 131
Kayıt tarihi : 2010-01-12

Kürtçe’nin Lehçeleri Ve Onu Bekleyen Tehlikeler Empty
PostSubject: Kürtçe’nin Lehçeleri Ve Onu Bekleyen Tehlikeler   Kürtçe’nin Lehçeleri Ve Onu Bekleyen Tehlikeler Empty26.11.10 0:45

Kürtçe’nin Lehçeleri Ve Onu Bekleyen Tehlikeler

Zana FARQİNİ


Kürtçe’nin genel durumundan, içinde yaşadığı şartlardan, yasaklardan, engellerden, onu bekleyen tehdit ve tehlikelerden bahsetmeden önce Kürtçe’nin sahip olduğu lehçeler hakkında bazı genel bilgiler vermenin konumuz açısından daha yararlı olacağı kanaatindeyim. Bilindiği üzere Kürtleri kendi egemenliği altında bulunduran devletler Kürtler ve dilleri Kürtçe hakkında farklı politikalara sahip. Bu farklılık Kürtçe ve özellikle de lehçelerine olan yaklaşımlarda kendini daha net olarak göstermekte. Bilhassa Irak’ta Saddam sonrası meydana gelen değişimi ayrı tutarsak, bu durum hâlâ da devam etmekte. İşte bu yüzden Kürtçe’nin lehçelerinden bahsederek konuya başlamak yerinde olacaktır diye düşünüyorum.

Kürtçe’nin Lehçeleri

Hemen hemen bütün dillerde lehçeler bulunduğu gibi Kürtçe’de de çeşitli lehçeler ve bu lehçelerin de sahip olduğu çeşitli şive ve ağızlar bulunur. Kürtçe’nin lehçeleri konusunda ise birçok ayrı görüş bulunmakta. Özellikle de Kürtlerin varlığını ve dilini kabul etmek istemeyen devletler ve onların politikalarını, resmi görüşlerini savunan çevreler, bütün Kürtçe şive ve ağızları lehçeymiş gibi gösterme gayretleri içinde, hatta bununla da kalmayıp bazen de Kürtçe lehçelerin birbirinden tamamen ayrı diller olduklarını ileri sürmekteler. Görüldüğü gibi çarpıtmalar Kürtlerin kökeni ve tarihiyle de sınırlı olmayıp Kürt dili konusunda da söz konusudur.

Diğer yerli ve yabancı dilbilimciler ve uzmanlar ise Kürtçe’nin lehçeleri hakkında birbirinden ayrı görüşlere sahip olup lehçelerle ilgili de farklı adlandırma ve sınıflandırmalara baş vurmaktalar. Konumuzun fazla dağılmaması için sadece görüşlerine çokça başvurulan bazı uzmanların Kürt dilinin diyalektleri hakkındaki düşüncelerini, ayrıntıya fazla girmeden, okuyucuyla paylaşmakla yetineceğim.

Eldeki bilgi ve verilere göre Kürtçe’nin diyalektleri hakkında en eski kaynak Şerefxanê Bedlîsî’nin eseri Şerefname’dir. Şerefxanê Bedlîsî 1597 yılında yazımını tamamlamış olduğu tanınmış eserinde, Kürtleri dil, gelenek ve sosyal durumları bakımından dört bölüme ayırmıştır: Kurmanc, Lor, Kelhur ve Goran.

1836-37 yıllarında Kürt etnografyası üzerinde çalışmalar yapan G. Girvinli Kürtçe’yi Aşağı Kürtçe ve Yukarı Kürtçe şeklinde iki gruba, Peter Lerch (1857-58) de Kürtçe’yi Zazaki, Kurmanci, Kelhuri, Gurani ve Luri biçiminde beş lehçeye ayırır. Bir diğer uzman Oscar Mann ise Kürtçe’yi batı, güney ve doğu olmak üzere üçe ayırarak Zazaca’yı Gorani’nin (Goranca’nın) bir lehçesi olarak ele alır ve Goranca’yı da Kürt dilinin dışında tutar.

E. B. Soane, Gramer of Kurmanji or Kurdish Langauge (1913) adlı eserinde, Kürtçe’yi Aşağı Kurmanci, Yukarı Kurmanci ve Lori-Zazaki (Hewrami ve Gorani) biçiminde üç bölüme ayırmakta. Goranca’yı bağımsız bir dil olarak kabul eden Dr. Mac Kenzie ise, Kürtçe’yi yukarı ve aşağı Kurmanci şeklinde iki lehçe olarak tasnif etmekte.

Kürt dilbilimci Cemal Nebez de Kürtçe’yi dört gruba ayıranlardan. Kuzey Kürtçesi, Orta Kürtçesi, Güney Kürtçesi ve Gorani-Zazaki. Diğer dilbilimcimiz Alaedîn Secadî de Kürtçe’yi Behdinan Kürtçesi ve Soranî olarak iki bölümde ele alıyor.

Dr. Kemal Fuad’a göre ise Kürtçe dört lehçeden oluşur: Batı Kürtçesi (yukarı), Doğu Kürtçesi (aşağı), Güney Kürtçesi ve Zazakî-Goranî. Fuat Heme Xurşid ise Kürtçe’yi şöyle sınıflandırır: Kuzey Kürtçesi, Orta Kürtçe, Güney Kürtçesi ve Goranî.

Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler adlı çalışmasında, Kürtçe’yi beş lehçeye ayırır: Kurmanc, Zaza, Soran, Goran ve Lor. Gökalp bu lehçelerin kadim Kürtçe’den çıktıklarını söyler.

Amir Hassanpour Kürdistan’da Milliyetçilik ve Dil (1918-1985) adlı eserindeki Kürtçe lehçelerin sınıflandırılması ise şu şekildedir: Kurmanci, Sorani, Hewrami (Gorani) ve Kırmanşani.

Lehçeler konusunda karmaşıklık çoğu kez de adlandırmadan kaynaklanmaktadır. Örneğin, kuzey Kurmancisine Güney Kürdistan'da (Irak tarafından işgal edilmiş) yaşayan Kürtler Behdıni/Badini, Doğu Kürdistan'da (İran'ın işgalı altında) yaşayan Kürtler ise Şıkaki derler. Orta Kurmanci (Sorani) için ise yalnızca Kurmanci ya da Sorani denir. Aynı karışıklık Kirmancki (Zazaki) için de söz konusudur. Bu lehçe için, Kırmancki, Kırdki, Dımıli/Dımılki, Dêrsımki, Sobê vb. isimler kullanılmaktadır. Hewrami için de Gorani ismi kullanılmakta. Kirmanclar (Zazalar) ise Kurmanclara Kırdasi der.

Aslında bir dili tanımlamak, o dili konuşanları adlandırmak, kaç lehçeye sahip olduğunu tespit etmek için sadece dilbilim yeterli olmayabiliyor. Onun için devreye tarih, sosyoloji, siyaset ve hatta ideolojiler giriyor.

Şurası bir gerçek ki Kürtçe’nin sahip olduğu lehçelerin sayısı ve adları konusunda uzmanlar arasında tam bir mutabakat olmasa da genel olarak Kürtçe’nin başlıca dört veya beş lehçeye sahip olduğu görüşü hakim olandır. Dört veya beş lehçe meselesi ise Gorani (Hewrami) ile Kırmancki’nin (Zazaki’nin) sınıflandırılması ile ilgilidir. Kimi dilbilimciler ikisini tek lehçe olarak kabul ederken, bazıları da iki ayrı lehçe olarak ele almaktadırlar.

Kürtçe'nin lehçelerini farklı adlarıyla şöyle sıralayabiliriz:

1) Kurmanci (Kırdasi),
2) Sorani (Orta Kurmanci),
3) Kırmancki (Kırdki, Zazaki, Dımılki)
4) Lorani.
5) Gorani (Hewrami)


Bahsedilen bu lehçelerin de çeşitli şive ve ağızları var. Ama amacımız sadece Kürtçe’nin lehçeleri hakkında bilgi vermek olduğu için, bu şive ve ağızların hangisi olduğu konusuna girmeyeceğiz.

Kürtçe’nin Coğrafi Dağılımı

Genel olarak Kürtçe günümüzde çok geniş bir coğrafya olan Kürdistan'da konuşulur.

Kürtçe lehçeleri içinde en çok konuşulanı, sayıca en fazla olanı Kurmanci olup bu lehçe Kürtlerin yaşadığı bütün bölgelerde konuşulmaktadır. Kuzey Kürdistan'da (bazı bölgelerdeki Şêxbızıniler ayrı tutulursa) Kurmanci ve Kırmancki (Zazaki) lehçeleri vardır. Kırmancki lehçesi ise sadece Kuzey Kürdistan'da konuşulur.

Orta Kürtçe/Soranca, Goranca (Hawrami) ve Lurca lehçeleri ise Doğu ve Güney Kürtleri tarafından konuşulmakta. Kurmanci lehçesinden sonra ikinci büyük lehçe olan Soranca gelmekte. Kırmancki konuşanların sayısı ise Goranca’yı (Hewramani’yi) konuşanlardan daha fazla olduğu ileri sürülmektedir.

Kürt nüfusu hakkında birbirinden farklı rakamların telaffuz edildiği biliniyor. Çünkü elde resmi veya bilimsel istatistiki veriler olmadığı için ifade edilen sayılar tahminden öteye gitmiyor. Hal böyle olunca bu lehçeleri konuşanların sayısı veya lehçelerin sıralamasını tam olarak tespit etmek çok zor. Ama Kurmanc olanların veya bu lehçeyi kullanan/konuşanların sayısının diğer Kürtçe lehçelerinin toplam sayısından daha fazla olduğu söylenebilir.

Kürtçe’nin Statüsü

Kürtleri egemenliği altında bulunduran sömürgeci devletler (Türkiye, İran, Irak ve Suriye) her ne kadar sosyolojik olarak homojen bir yapıya sahip olmasalar da, monist bir anlayışla kendi etnisitelerini egemen hale getirmişlerdir. Diğer etnik grupları da kendi hakim etnik yapıları içinde eritecek politikaları benimseyip uygulamışlardır.

Konunun girişinde de ifade ettiğimiz üzere, Kürtleri coğrafyalarıyla birlikte kendi aralarında paylaştıkları halde, Kürtler hakkında farklı bakış açılarına, ayrı uygulamalara sahiptirler. Özünde politikaları birbiriyle tam olarak çelişmese de, durum biraz da böyledir.

Irak merkezi hükümeti kuruluşundan beri her ne kadar Kürtlerin varlığını reddetmemişse de Kurmanci’den ziyade Soranca’ya ağırlık vermiştir. Bu politikada Türkiye siyasetinin belirleyici olduğu kanısı yaygındır. Evet Türklerin işgalı altındaki Kuzey Kürtleri arasında Soranca konuşulmadığı için Türkiye’nin Irak’ın Kürtlere özellikle Soranca lehçesiyle tanıdığı birtakım basın yayın ile eğitim ve öğretim hakkına ses çıkarmadığı veya sadece buna razı olduğudur. Irak’ta Saddam öncesinde de Saddam döneminde de ağırlıklı olarak Kürtçe’nin Sorani lehçesiyle basın yayın ile eğitim öğretim yapılmaktaydı.

İran’da da benzer bir durum söz konusudur. Mesela Tahran Sesi Radyosu Kürtçe Bölümü yayın yapmaktaydı (radyo yayını halen devam ediyor, diğer yandan son dönemlerde devlet televizyonunda da kısıtlı Kürtçe yayın yapılmaya başlandı. Basın yayın alanında da bazı iyileşmelerden bahsedilebilir). Fakat Türkiye ve Suriye’de (Suriye’de Fransızların hakim olduğu dönem hariç tutulursa) Kürtlerin varlığı kabul edilmediği gibi Kürtçe tümüyle yasaklanmış, kamusal alanın dışına itilmiş, bu dille yazıp çizmek, yayın yapmak bir tarafa, konuşmak bile yasaklanmıştır. Özellikle Türkiye de bazı dönemler hariç (mesela 60′li ve 70′li yıllar) hiç Kürtçe basın-yayın faaliyeti yapılmamıştır. Zaten 82 Anayasası’yla, Kürtçe ismi zikredilmeden, bu dille her türlü basın, yayın, gösteri, yürüyüş ve faaliyet yasaklanmıştır.

Özellikle Kürtlerin mücadelesi ve dünyadaki gelişmeler sonucunda Kürtlerin varlığının kabulü ile dilsel hakları alanında birtakım gelişmeler yaşandı. Artık Irak devleti federatif bir yapıya sahip ve Kürtçe orada resmi bir dil. Türkiye halen Kürtleri resmi olarak tanımıyor, ama birtakım ‘yasal düzenlemeler’ sonucunda Kürtçe’ye kısmi bir özgürlük alanı oluşuyor. Suriye tümüyle Kürt gerçeğine kapalı olma durumunu koruyor, İran ise eski politikalarından, örneğin şahlık dönemindeki Kürtlerle ilgili siyasetinden nerdeyse şaşmıyor. Orda Kürtler var, ‘Kürdistan Eyaleti’ de var, ama hakları yok.

Kürtçe’yi bekleyen tehlike

Çoğulculuğu, çok kültürlüğü, çok dilliliği esas almayan ulus devletlerde diğer halkların durumu neyse Kürtlerin de durumu biraz öyledir. Onun için bu tür devletler asimilasyonist anlayışı terk etmedikleri müddetçe özgür olmayan halkların, ulusların geleceği tehlikededir demektir.

Bu durum için de Summer Institute of Linguistics’in tespitlerine bir göz atmak yeterli olacaktır diye düşünüyorum. Adı geçen kurum bir dilin tehlikede olup olmadığını öğrenmek için bazı kriterler tespit etmiştir. Ona göre bu faktörler şunlardır:

- O dili konuşanların sayısının azalması

- Yaşları

- Bu dili konuşan çocukların oranı

- Birçok alanda başka dillerin kullanılması

- Kendi dilleriyle ilgi ulusal duygu ve o dili konuşanların kendi dillerine karşı tutumları

- Metropollere göç

- Hükümet ile camilerin/kiliselerin kural ve yaptırımları

- Eğitim dili

- Ekonomik engeller ile sömürü

Şimdi bu faktörlere baktığımızda ve onları Kürtçe için düşündüğümüzde, hiç de iç açıcı bir durumla karşı karşıya olmadığımız net olarak görülecektir. Dersiniz sanki bu kriterler tespit edilirken Kürtçe üzerine çalışılmış, araştırma ve incelemeler yapılmış ve sonra da bu dokuz ölçü tespit edilmiş.

Doğrudur eğer bir dili konuşanların sayısı gittikçe azalıyorsa, o dil daha çok eski kuşak yani daha çok orta yaş ve yaşlılarca kullanılıyorsa, bir halkın/milletin geleceği olan çocuklar asimile olup anadilinin yerine egemen dili kullanıyorsa, o dil için yaşam alanı gittikçe daralıyorsa, o dili konuşanlarda ulusal duygu zayıflıyor ve onlar kendi anadiline önem vermiyorsa, o halk kendi öz yaşam alanını terk edip metropollere göç ediyorsa, kamusal alanda hata dini mekanlarda o dil yasaklanıyorsa, o dille eğitim yapılmıyorsa, bir de üstüne ekonomik engeller biniyorsa, o dilin süreç içinde ölmesi kaçınılmaz bir durumdur.

Bu durum Kürtçe’nin bütün lehçeleri için böyledir. Güney Kürdistan Bölgesi’ni bunun dışında tutmak lazım, fakat diğer ülkelerde bu durum devam etmektedir. Her ne kadar Irak’ta, Kürdistan Bölgesi’nde Kürtçe resmi bir statüye sahipse de, ki bu daha çok Soranca içindir ve Kurmanci ilköğretimde kullanılsa da, hem Kurmanci hem de diğer lehçeler tehdit altındadır. Diğer taraftan, her ne kadar eski Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri’nde (örneğin Ermenistan’da) Kurmanci’yle birtakım basın yayın faaliyetleri ve kısıtlı eğitim öğretim yapılıyorsa da, ki buna İsveç gibi bazı Avrupa ülkelerini de dahil edebiliriz, Kurmanci’yi bekleyen tehditleri bertaraf etmede bütün bunların yetersiz kalacağı düşünülmelidir. Hele Kırmancki (Dimilki) için durum daha da kötüdür. En fazla dezavantaja sahip Kürtçe lehçelerinden bir bu lehçedir.

Yurtdışında yayın yapan televizyonlar, hatta Irak Kürdistan Bölgesi televizyonları da bu kötü durumu (özellikle Türkiye, İran ve Suriye için) düzeltmede yeterli olamazlar. Dil kendi coğrafyasında, kendi toprağında hayat bulur, sürgünde değil. Bunu söylerken, dışarıda yapılan basın yayın faaliyetlerini, Kürtçe’yle ilgili yapılan çalışmaları ile Kürtçe eğitim ve öğretimin önemini göz ardı etmiyoruz. Ama Kürtçe kendi ülkesinde dirilmeli, gelişmeli ve yaşamını tehlikesizce sürdürmelidir.

Adı geçen bu ülkelerde Kürtçe’nin bir resmi statüsü, onu garanti altına alan bir kanun olmadığı için, geleceği tehdit altındadır. Türkiye’deki durumu iyi bildiğim için diyebilirim ki her şey Kürtçe’nin aleyhinedir. Dilin durumunu, geleceğini çocuklara bakarak da kestirmek mümkün. Bana göre bu konuda en önemli gösterge çocuklardır. Türklerin işgalı altındaki Kuzey Kürdistan'da Türklerin asimilasyonu sonucu çocuklar gittikçe Türkçe konuşmaya başlıyor ve kendi ana- dillerini ya hiç öğrenmiyorlar ya da hiç kullanmıyorlar. Zaten devlet de ilköğretimden önce anaokulunu zorunlu hale getirerek, Kuzey Kürdistan'da ailelere çocuk parası adı altında maddi yardım yapıyor, böylece bu ailelerin çocuklarını anaokuluna göndermelerini teşvik ediyor. Bu konu ele alınırken, ‘Haydi kızlar okula’, ‘Baba beni okula gönder’ türü kampanyaların asıl niyetlerinin iyi okunması gerekiyor. Çünkü asimilasyon önce dille başlar, sonra da gerisi gelir. Bu iş için de en iyi yatırım çocuklara yapılan yatırımdır.

Evet Kürtçe konuşanların sayısı azalıyor, orta kuşak yeni nesil ile eski nesil arasında tercümanlık yapar duruma düşmüştür. Torun ile dede, torun ile nine birbiriyle anadilleriyle konuşamaz hale gelmişlerdir. Hele Kurmanci’ya nazaran Kırmancki’nin durumu daha beter haldedir. Belki son on veya on beş yılda Türkiye’de Kürtçe okur yazar sayısında gözle görülür bir artış söz konusudur ama tersine Kürtçe konuşanların sayısında da gittikçe bir azalmadan bahsedebiliriz.

Dil resmi bir statüye, ona bağlı dilsel haklar da yasal bir güvenceye kavuşmadan, örgün eğitimde, eğitimin her kademesinde kullanılmadan, kamusal alandan başlayarak yaşamın her alanında var olmadan, kendi yaşam alanında özgür olmadan tehlikenin, tehdidin geçtiğinden bahsedemeyiz. Hatta dilin gelişmesi için ve egemen dille eşit bir düzeye gelebilmesi için de geçmişte uyguladığı olumsuz politikaların bedeli olarak devletin pozitif ayrımcılığı da olmalıdır.

Tabii ki dil onu konuşanlarla vardır; yani Kürtçe Kürt halkıyla vardır ve dil tıpkı kültür gibi özünde kolektif bir niteliğe sahiptir. Dil hakları doğası gereği bireysel haklar çerçevesinde ele alınamaz.

Kürtler de, nasıl 21. yüzyılın felsefesinin ruhuna uygun olarak egemen devletlerden hak talep ederlerken çoğulculuktan bahsediyorlarsa, aynı şekilde bunu kendilerinden de istemeliler. Dil açısından bakarsak olaya, standart dil oluşturma adıyla tek bir lehçeyi diğer lehçeleri kullanan Kürtlere dayatmamaları lazım. Tıpkı Irak Kürdistan Bölgesi’nde Soranca’nın Kurmanc ve Goranlara, Feylilere dayatılması gibi. Kürtçe’nin bütün lehçeleri özgür olmalı, her biri kendi içinde bir standardı yakalamalı ve bu lehçeler de farklılıklarını değil benzerliklerini, ortak yanlarını öne çıkarmalı. Yeni terimler oluştururken, sözcükler türetilirken, lehçeler de kendi içinde standartlaşmaya giderken, mutlaka Kürtçe’nin diğer diyalektleri dikkate alınmalı. Lehçeler ancak böyle birbirlerine yakınlaşmayı sağlayabilirler.

Unutmamalı ki dil sadece bir anlaşma aracı değildir. Dil kültürün temelidir; kültür de ruhi şekillenmeyi sağlar. Dil geçmiştir, edebiyattır, müziktir, sanattır, tarihtir, hasılıkelam dil gelecektir. Nasıl ki insanı insan yapan etmenlerin başında dil geliyorsa aynı şekilde ulusları ulus yapan etmenlerin de başta geleni dildir.

Zana FARQİNİ
Back to top Go down
https://serxwebun.forumieren.com
 
Kürtçe’nin Lehçeleri Ve Onu Bekleyen Tehlikeler
Back to top 
Page 1 of 1
 Similar topics
-
» Dilimiz Kürtçe
» Kürtçe Üzerine Analiz
»  Kürtce - Hititce ortak kelimeler
» Dünya Dillerinde Kürtçe'nin Yeri
» Kürtçe'nin büyük kaybı: Kürdolog Prof. Mexsîmê Xemo ile Röportaj

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
 :: Bixêr û bi Ehla! * Welcome! * Hos Geldiniz! :: Zımane Kurdi | Kürd Dili-
Jump to: